FECi KÖŞE YAZISI MUHAMMED AK'TAN
SURiYE TERÖR DESTEKÇiSi
HZ PEYGAMBER'iN ADINI EZANDAN CIKARAN ZIHNIYETIN ÖNCÜLERi AKP'YE
MUHAMMED AK
Allah’ın adıyla
İşte böyle olur.
Din dersiniz, diyanet derseniz, “İslam” sizden başkasının anlamadığı “ters giydirilmiş bir gömlek” olur.
Siz, Lat gibi, Uzza gibi, Menat gibi putlarınızı birer makama, imtiyaza dönüştürerek karnınız/egonuz acıktıkça yer; yerine yeni bir put inşa edersiniz. Çark döner ama çarık eskimez…
Siz ki, Ali(as)’yi “kuyulara dost” kılmış bir geleneğin takipçilerisiniz.
Ki, siz; “Ciğer pareyi” kafası mızraklar ucunda şehir be şehir dolaştıranları “gökteki yıldızlardır onlar…” diyerek vaftiz edip, güya bizi “masumiyet” üzerinden vurmaya çalışanlardansınız.
Ne dostunuzun yanında durdunuz mertçe, ne de düşmanınızın karşısında. O gün de aynıydınız bu gün de. Düşman sizi bulmakta hiç zorlanmadı hiç yeise düşmedi.
Bakın nasıl da kalkıyor örtüler şimdi, nasıl da aşikâr saflar...
Hucr b. Adiyy’in mezarı talan edilirken gözlerinizi kapamanızdan anladık; siz nere, sahabe nere?
Belki de Muaviye’nin olsaydı üstü açılan toprak, her biriniz bir “allame” kesilip “açık mektuplar” yazmaya başlayacaktınız. Tüm çağların en büyük Muhammed(saa) dostu Ali(as) ve ona dayatılan üç savaşında da yanında olduğundan mıdır bu kesintisiz hazımsızlık, bu nefret, bu mezarda bile rahat bırakmama hali…
Yüzyıllar yetmemiş hesabın kapanmasına, bugün bile “sembolik değerine atıfla” açtırdınız o mezarı.
Açanlara da dedirttiniz: “Zeyneb’e de, Ali’ye de, Huseyn’e de yapacağız aynısını… “
Şimdi Hucr b. Adiyy için “sahabe imiş…” diye cümleler kuruyorsunuz ya; batıya yalvararak, izzetinizi onların ayakları altına sererek aldığınız silahlarla Suriye’de kan denizini büyütüp onun üzerinden AKP’nin sandalyesini, belediyelerinin danışmanlığını, sivil toplum örgütlerinin yöneticiliklerini kapmak için iğrenç, ahlaksız, eğreti hallerinizle Katar kadar çukur, Kardavi kadar kölesiniz.
Hayırdır, Ali’ye(as), Huseyn’e(as) dayatılan savaşlardan ne zaman konu açılsa “orta oyunu” oynamışken Suriye’de birden bire nasıl mazlumu teşhis ettiniz. Siz ne de mahirmişsiniz!
Batı mı yaptı, içinizdeki yüzyıllardır var olan “gerçek haliniz” mi sağladı bilmiyorum ama nasıl da aşikâr oldu Amr ibn-i As‘ın yolunun yolcuları olduğunuz.
Yıllardır mezhep eksenli ötekileştirme ateşini büyütüp durdunuz; arada bir de “Bütün Şiileri demiyoruz” diyerek yalanın alasını koydunuz ortaya. Sahteler, sahtekârlar…
Her gün kin kusan analizlerinizi okumaktan, yandaşlığınızın hürmetine eğilip büzülmelerinizden, gömlek değiştirmelerinizden, oturduğunuz sofraların rengini almanızdan iğrenir olduk.
Son günlerde İsrail’in Suriye’ye saldırması üzerinden kurduğunuz cümlelerden “İsrail saldırsa bile Suriye’den yana olmayacağınız” anlaşılıyor.
Olmayın aman ha. Bari bu sözünüzde tutarlılık olsun.
Elinizi çekin Ortadoğu’nun direniş blokunun asil evlatlarından. Muğniye’den, Şikaki’den, Şallah’dan…
Meş’al, sizin olsun. Kardavi, dünyada da yanınızda olsun, ahirette de.
Bırakın işgalin fiili olanının da psikolojik olanının da karşısında olanların yanında Chavez’in ülkesi olsun; Hamas’lı Katar’ınızla, Suud’unuzla “mesut ve bahtiyar olun.”
Bırakın Hizbullah ve İran, ABD ve İsrail’le savaşırken yanında sizin gibi pis niyetliler kirletmesin o mukaddes mücadeleyi.
Ağzınızı açmayın, kaleminizi oynatmayın. Hatta ABD/AB/İsrail ekseninde mermi toplayın, top ateşleyin. Onların yaralarını sarın.
Beyrut’un, Şam’ın, Tahran’ın, Bağdat’ın tam kalbine saplamadık hançerleriniz kaldıysa eğer onu da alın yanınıza.
En büyüğünüz Kardavi gibi teşekkürü borç bilin Bağdat’ın gelinlerini camilerde kirleten ABD’ye, onun askerlerine.
Nasıl olsa aramızdaki gönül pencereleri kırık artık. Ne siz seviyorsunuz bizi, ne biz; sizin gibileri.
Siz yolunuza biz yolumuza.
MUHAMMED AK'tan FECi KÖŞE Yazısı
